Tıbbi anlamda gebe kalma sorunu olmayan çiftler, yaşam tarzlarında yapacakları değişikliklerle doğal yolla gebe kalma şanslarını artırabilirler.
1. Yaşlanma ve Üreme
Yaşlanma ile birlikte üreme potansiyelinde azalma kadınlarda erkeklere göre daha belirgin olmaktadır. Özellikle kadınlarda 35 yaştan sonra üreme potansiyeli düşmektedir. Unutulmamalıdır ki dengeli beslenmek, spor yapmak ve sağlıklı bir bedene sahip olmak, bayan yaşının ilerlemesi ile, yumurtalıkların biyolojik değişimini, yani üreme potansiyelinin “yaşlanmasını” engellememektedir.
2. Cinsel İlişki Sıklığı
Erkeklerde 5 günden daha uzun cinsel perhiz sperm sayısını olumsuz etkileyebilmektedir. Doğurgan çiftler üzerinde yapılan bir çalışmada, her gün ya da gün aşırı cinsel ilişkide bulunan çiftlerde gebelik oranlarının en yüksek olduğu saptanmıştır.
3. Cinsel Birliktelik Sırasında ve Sonrasında Neler Yapılmalıdır?
Cinsel ilişki sonrasında, çok kısa süre içerisinde hareketli spermler tüplere ulaştığı için, ilişki sonrasında kadının bir süre sırtüstü yatmasının gebelik ihtimalini arttırıcı bir etkisi bulunmamaktadır.
Cinsel ilişki sırasındaki pozisyon ve kadının orgazm olup olmaması da doğurganlığı etkilememektedir.
Cinsel ilişki pratikleri de doğacak çocuğun cinsiyetini belirlememektedir.
4. Beslenme ve Yaşam Tarzı
Gerek fazla kilolu olmak gerekse de aşırı zayıf olmak gebe kalma süresini uzatabilmektedir. İlave olarak şişman hastalarda tüp bebek tedavisi sonrasında hem gebe kalma şansı azalmakta hem de düşük riski artabilmektedir.
Beslenmedeki farklılıkların örneğin düşük ya da yüksek yağlı, vejetaryen ya da vitaminden zengin beslenmenin doğurganlığı etkilediğine dair bilimsel kanıt çok kısıtlıdır. Sık olarak derin deniz balıkları ile beslenmek kanda civa düzeyini yükselteceğinden gebe kalma potansiyelini azaltabilir.
Gebe kalmayı planladığınız dönemden itibaren bebeğin omurga gelişiminde bir sıkıntı olmaması için günde 400 μgr (0.4 mg) folik asit alınmasını tavsiye etmekteyiz.
5. Üreme Penceresi için Yumurtlamanın Takibi
Üreme penceresi yumurtlamadan sonraki 6 günlük dönemi kapsar. Kadın yaşının ilerlemesi bu dönemi değiştirmez. Sık cinsel ilişkide bulunmayan çiftlerde idrar ya da tükürük testi gibi metotlar ile yumurtlamanın takibi ve buna dayanarak cinsel ilişki zamanlamasının planlanması faydalı olabilir; aksi takdirde gerek yoktur. Yumurtlama gününden 2-3 gün önce daha berrak ve kaygan olan rahim ağzı salgısının takibi de bu açıdan faydalı olabilir. Ancak bu yöntemleri çok nadiren kullanmaktayız.
Düzenli adet gören (28-30 günde bir) ve düzenli cinsel yaşamı olan kadınlarda, adet bitiminden itibaren 7-10 gün süre ile günaşırı cinsel ilişkide bulunulması yeterli olup, böyle çiftlerde yukarıda bahsedilen yöntemlerle yumurtalama takibi yapılmasının çoğu zaman yararı yoktur. Örneğin 28 günde bir adet gören bir kadın için, adet bitiminden itibaren 10 günlük dönemde her gün ya da günaşırı cinsel ilişkide bulunulması, yumurta ile spermin karşılaşma olasılığını ve gebe kalma ihtimalini artıracaktır. Bu zaman dilimi sonrasındaki günlerde cinsel birliktelik açısından özel bir zamanlama yoktur. Çiftler kendi isteklerine göre beraber olabilirler.
6. Sigara İçilmesi
Sigara içen yaklaşık 10 bin kadın ve içmeyen yaklaşık 20 bin kadın üzerinde yapılan bir çalışmaya göre, sigara içimi gebe kalma ihtimalini %60 azaltmaktadır. İlaveten sigara içenlerde, içmeyenlere göre menopoz yaşı da 1-4 yıl öne çekilmektedir.
Erkeklerde sigara içimi ile sperm sayı ve hareketliliğinde azalma rapor edilse de epidemiyolojik çalışmalarda doğurganlığı azalttığı gösterilememiştir. Ama biz yine de tüm erkek hastalarımıza sigara içmemelerini önermekteyiz.
7. Kafein
Kadında yüksek düzeyde kafein kullanımı doğurganlığı olumsuz yönde etkilemektedir. Gebelik sırasında günde 2-3 fincandan fazla kahve tüketimi de düşük riskini artırmaktadır. Bununla birlikte günde 1-2 fincan kahvenin doğurganlık ve gebelik üzerine olumsuz etkisi yoktur.
8. Diğer Faktörler
Kadınlarda sauna ve kaplıcanın doğurganlık üzerine olumsuz etkisi yoktur. Erkeklerin çok sıcak ortamlarda uzun süreli kalması sperm sayı ve hareketliliğini olumsuz etkileyebilmektedir.