15 Nisan 2016 / Popüler Sağlık Dergisi

ÇOCUK SAHİBİ OLAMAMA. SORUNLAR VE ÇÖZÜMLER

Anatolia Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Merkezi Direktörü Prof. Dr. Hakan Yaralı, kadın yaşı 35'in altında ve öyküde gebelik oluşumunu etkiyebilecek herhangi bir problem yoksa 1 yıl, yaş 35'nin üzerinde veya geçmişte gebelik oluşumunu etkileyebilecek bir problem varsa 6 ay sonra inceleme ve tedavi başlanması gerektiğini belirtiyor. Prof. Hakan Yaralı sorun yaşayan çiftlerin ilk olarak yapması gerekenleri ve çözümleri anlattı. 
 
GEBELİK OLUŞUMUNU ETKİLEYEBİLECEK FAKTÖRLER
 
Yumurtlama Bozuklukları 
 
Yumurtlama bozukluklarını 3 grup ta inceleyebiliriz; 
  1. Hipogonadotropik Hipogonadizm adı verilen ve beyinden salgılanıp yumurtalıkları idare eden hormonların yetersiz olmasından kaynaklanan bir durumdur. 
  2. Hipergonadotropik Hipogonadizm (erken menopoz) olarak adlandırılan ve yumurtalık içindeki yumurtaların erken tükenmesine bağlı olan durumdur. 
  3. Polikistikover Sendromu (PCOS). Kadınlarda en sık rastlanan hormon bozukluğudur. Esasında sadece kadın hastalıkları kapsamında değil, vücuttaki tüm organ sistemleri kapsamında en sık görülen hormon bozukluğudur. Nedeni tam olarak bilinmeyen bir teoriler hastalığıdır. Polikistikover sendromunda yumurtlamanın seyrek veya hiç olmamasına bağlı gebe kalamama (kısırlık) olmaktadır. 
 
Tüp Tıkanıklığı 
 
Kadınlarda bir diğer gebe kalamama nedeni tüp tıkanıklıklarıdır. Tüpler genellikle enfeksiyonlara bağlı olarak tıkanır. Bu enfeksiyonların neredeyse tamamı cinsel yolla bulaşan mikroplar ile olur.
 
Türkiye'de diğer bir önemli etken ise tüberkülozdur (verem hastalığı). Tüberküloz mikrobu solunum yolu ile alındıktan sonra akciğerlere yerleşir ve buradan kan yolu ile tüplere gelerek tüpleri tahrip eder. Bunların dışında geçirilmiş cerrahi müdahaleler myom veya kist alınması veya endometriozis cerrahisi sonucunda da tüpler tıkanabilir veya tüp-yumurtalık ilişkisi bozulabilir. Çocuk sahibi olan kadınların aile planlaması yöntemi olarak tüp bağlanmasını seçtiği durumlarda da tüpler tıkalıdır.
 
Endometriozis 
 
Rahim içini döşeyen endometrial hücrelerin rahim dışında yerleşerek üremesidir. 
 
Genellikle 35 yaşın üzerindeki kadınlarda görülür, nedeni tam olarak belli değildir. Endometrizsis hastalığı en çok karın zarını ve yumurtalıkları tutar. Bunun dışında rahim ve kalın bağırsağın son bölümü olan rektum arasına yerleşerek rektovajinal-septum endometriosisini oluşturur. 
 
Bu durumların dışında kısırlık ile ilişkilendirilen ancak kesin olarak kısırlık nedeni sayılmayan hastalıklar vardır. Bunlardan en önemlileri rahimin doğuştan olan anormallikleri ve miyomlardır. 
 
ERKEĞE AİT KISIRLIK NEDENLERİ 
 
Erkeğe ait kısırlık nedenleri arasında en önemli üç nedeni hareketlilik ve yapısal bozukluklar, testislerden kirli kanı taşıyan damarların yetmezliği (varikosel) ve menide hiç sperm olmamasıdır (azospermi). Bu durumların varlığında ilaç tedavisi ya da herhangi bir operasyon yapılmasının gebe kalınabilirlik üzerine olumlu bir etkisi olmamaktadır. 
 
YAPILMASI GEREKENLER
 
Ilk yapılması gereken test semen analizidir ve 2 ay aralıklarla en az iki defa tekrarlanmalıdır. Semen analizi ile eş zamanlı olarak kadının yumurtlayıp yumurtlamadığına bakılmalıdır. Bu amaçla, bayanlarda, adetin 21-24. günleri arasında basit bir hormon tahlili (kanda progesteron) yapılır. Düzenli adet gören kadınların %95'i düzenli olarak yumurtlarlar. Kadında en önemli testlerden biri yumurtalık kapasitesinin (yumurtalık rezervi) saptanması-dır. Bunun için adet döneminde vajinal yolla bir ultrason yapılarak yumurtalıklar içindeki antral foliküller (içinde yumurta barındıran minik kistler) sayılır. İki yumurtalıkta toplam 6'dan az antral folikül varsa yumurtalık kapasitesi azalmış demektir. 
 
Kadınlar da yumurtalık kapasitesi 37 yaşından itibaren azalmaya başlar ve 44 yaşından sonra kadının çocuk sahibi olabilmesi çok zorlaşır. Bazen yumurtalık kapasitesi daha erken azalır. Özellikle ailesinde erken menopoz olan kadınlarda, daha önce yumurtalıklarından kist aldırmış olan kadınlarda, tek yumurtalığı alınmış olan kadınlarda, endometriozis öyküsü olan kadınlarda ve ağır sigara içen (günde 10'dan fazla) bayanlarda yumurtalık kapasitesinin çok dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerekir. 
 
Oyküsünde ve fizik muayenesinde herhangi bir bulgusu olmayan kadınlarda karın içinin bir teleskop yardımı ile gözlenmesine olanak tanıyan laparoskopi adı verilen bir işlem yapılabilir. Laparoskopi eskiden çok sık kullanılan bir teknik olmasına karşın bugün özellikle tanısal anlamda kullanımı oldukça kısıtlanmıştır. Günümüzde laparoskopi ancak tedavi edici anlamda önerilmektedir. Erkeklerde semen analizi, yumurtlaması ve yumurtalık kapasitesi normal olan çiftlerde kadının tüplerinin açık olup olmadığı araştırılır. Bunun için rahim tüp filmi (HSG-histerosal-pingografi) çekilmesi gerekir. HSG basit ve çoğu zaman ağrısız bir işlem olmasına rağmen teknik olarak ilacın hızlı ve basınçlı verilmesine bağlı rahimde kramplar yapabilir. HSG ile rahim iç boşluğu ve tüpler değerlendirilir. Tüplerin açık olup olmadığı ve kapalı ise hangi seviyede kapalı oldukları anlaşılabilir. HSG ile karın içindeki yapışıklıkları ve bunların şiddetini anlama olasılığı azdır. HSG tüplerin açık olup olmadıkları hakkında bilgi verdiği halde tüplerin işlevi hakkında bilgi vermez.
 
HANGİ DURUMDA TÜP BEBEK UYGULAMASI KARARI VERİLMELİ
 
Örneğin ciddi sperm sayı ve hareketlilik sorunu olan çiftlerde, tüplerde kalıcı hasar gelişmiş ya da daha önce geçirilen rahatsızlıklar nedeniyle tüpler alınmış ise, çikolata kisti varlığı nedeniyle batın içinde ciddi yapışıklık gelişmiş ya da yumurtalık rezervi olumsuz etkilenmiş ise, hiç bir risk faktörü olmadığı halde yumurtalık rezervi çok azalmış ve artık gebelik elde edilmesi için zaman çok önemli hale gelmiş ise çiftler direk tüp bebek tedavisine yönlendirilmelidir. Artık günümüz şartlarında, evlilik ve çocuk sahibi olma yaşının daha ileri yaşlara kaydığı da düşünüldüğünde, özellikle 40 yaş sonrası yapılan evliliklerde vakit kaybetmeden tüp bebek tedavisine yönelmek gebelik şansını arttıracaktır. 
 
Eğer kadın düzenli adet görüyor ise, 45 yaşına kadar tüp bebek tedavisi uygulanabilmektedir. Ancak 46 yaşından sonra gebe kalma ihtimali kalmamaktadır. Ayrıca, erken yumurtalık rezerv tüketimi olmuş ve ilaçsız adet görmeme tablosu da eklenmişse, bu durumda çiftlerin dürüstçe bilgilendirilmesi ve tedavi önerilmemesi yerinde olacaktır.